- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Sıcaklığı mutlak sıfır
noktasının üstünde olan
insan vücudu da dâhil bütün
cisimler elektromanyetik
radyasyon yayar. Işıma miktarı
cismin yüzey sıcaklığına bağlıdır.
İnsan vücudundaki ısının
temel kaynağı biyokimyasal
tepkimeler sonucu açığa
çıkan enerjidir.
Sıcaklığı yaklaşık 37°C olan
insan vücudu çoğunlukla kızıl ötesi
dalga boyunda ışır. Işımanın
en şiddetli olduğu dalga boyu
yaklaşık 10 mikrometredir.
Bu dalga boyu görünür ışığın
dalga boyundan daha uzundur.
Kızılötesi ışığı algılayabilen gece
görüş kameraları insan
vücudundan yayılan termal
radyasyonu algılayarak
görüntü elde eder.
Stefan-Boltzmann eşitliğine göre
insan vücudundan yayılan
termal radyasyonun gücü yaklaşık
860 W’tır. Ancak derimizin
sıcaklığı vücut sıcaklığından
3°C-4°C daha düşüktür.
Bu nedenle sıcaklığı 20°C olan
bir ortamda, soğurulan ve yayılan
ısı miktarı dikkate alındığında,
insan vücudunun termal
radyasyonla gerçekleşen net
ısı kaybı yaklaşık 130 W güçtedir.miktarının Güneş’in kütlesinin 1014
katından daha fazla olduğu hesaplanıyor.
Karanlık maddenin niteliği hakkındaki
tartışmalar ve araştırmalar hâlâ
devam ediyor. Gözlemler ile sadece
sıradan maddenin varlığına dayalı
kuramsal hesaplar arasındaki
uyumsuzluğun bir kısmı, çok az
ışık yaydığı için gözlemlenmesi
çok zor olan sıradan maddelerden
kaynaklanıyor olabilir. Ancak Büyük
Patlama ile üretilebilecek sıradan
madde miktarının bir üst sınırı var ve
bu miktar gözlemleri açıklamak için
yeterli değil. Newton’un ve Einstein’ın
kütleçekim yasalarını değiştirerek
verileri açıklamaya çalışan kuramlar
olsa da karanlık madde hipotezinin
fizikçiler arasında yaygın olarak
kabul gördüğü söylenebilir.
Var oldukları öne sürülen karanlık
madde parçacıkları arasında
diğer parçacıklarla sadece
kütleçekimi ve zayıf kuvvet
(dört temel kuvvetten biri) aracılığıyla
etkileşen parçacıklar ve aksionlar
sayılabilir.
Karanlık madde parçacıklarını
gözlemlemek ve niteliklerini belirlemek
için pek çok araştırma yapılıyor.
Bu çalışmalar, doğrudan gözlemler ve
dolaylı gözlemler olarak ikiye ayrılabilir.
Genellikle yeraltına inşa edilen
laboratuvarlarda yapılan doğrudan
gözlem araştırmalarında karanlık madde
parçacıklarının dedektörler içindeki
atomlardan saçılmaları belirlenmeye
çalışılır. Dolaylı gözlemlerde ise
karanlık madde parçacıklarının
bozunması ya da yok olması sırasında
oluşabilecek ürünler araştırılır.
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder