- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Denizlerde meydana gelen
gelgitler hepimizin aşina
olduğu bir olaydır. Ancak
gelgitler sadece denizlerde
değil aynı zamanda karalarda
da olur. Gelgitlerin nasıl
oluştuğunu ve gezegenlerde
nasıl değişikliklere sebep
olduğunu, birbiri etrafında
dönen iki gök cisminden
oluşan basit bir sistemdeki
cisimlerin hareketlerini
inceleyerek anlayabiliriz.
İki cisimden oluşan bir
sistemde esasen cisimler
sitemin kütle merkezi
etrafında dönerler. Fakat
tartışmanın daha basit olması
için küçük kütleli cismin
büyük kütleli cismin kütle
merkezi etrafında dairesel
hareket ettiğini varsayalım.
Cisimlerin birinin kütlesinin
diğerinden çok daha
büyük olduğu durumlar
için küçük cismin büyük
cismin etrafında dönmesi
varsayımı hemen hemen
doğrudur. Örneğin Güneş-
Dünya ya da Dünya-Ay ikili
sistemleri böyle sistemlerdir.
Noktasal (uzayda hacim
kaplamayan) bir cismin
dairesel hareket yapması
için sahip olması gereken
merkezcil ivme w2
*r’dir.
Burada w cismin açısal hızı
(birim zamanda döndüğü
açı miktarı), r ise dönme
merkezine olan uzaklığıdır.
Çok sayıda parçacıktan
oluşan bir gökcismi dairesel
hareket sırasında bütünlüğünü
koruyorsa cismin içindeki tüm
parçacıkların aynı açısal hızla
döndüğünü söyleyebiliriz.
Ancak cisim uzayda bir hacim
kapladığı için parçacıkların
dönme merkezine olan
uzaklıkları farklıdır.
Dolayısıyla dairesel hareket
yapmaları için gerekli olan
merkezcil ivmeler de farklıdır.
Dönme merkezine daha
yakın ve daha uzak olan
parçacıkların durumlarını
ayrı ayrı ele alalım. Dönme
merkezine uzak olan
parçacıkların daha büyük
bir merkezcil ivmeye sahip
olması gerekir. Ancak
merkezcil ivmenin kaynağı
olan kütleçekim kuvveti
uzaklık arttıkça azalır. Eğer
dönme hareketi yapan cismin
kütle merkezinin merkezcil
ivmesinin tam doğru değerde
olduğunu düşünürsek,
dönme merkezine daha uzak
olan kısımdaki parçacıklar
üzerine etki eden kütleçekim
kuvveti olması gerekenden
daha küçük olacaktır.
Dolayısıyla bu kısımda
bulunan parçacıklar cismi bir
arada tutan kuvvetlerin izin
verdiği ölçüde dışarıya doğru
savrulur. Dönme merkezine
daha yakın olan parçacıklar
için ise bu durumun tam
tersi geçerlidir. Bu kısımdaki
parçacıkların daha küçük bir
merkezcil ivmeye sahip olması
gerekir; ancak üzerlerine
etki eden kütleçekim kuvveti
daha büyük olduğu için cismi
bir arada tutan kuvvetlerin
izin verdiği ölçüde içeriye
doğru çekilirler. Sonuç
olarak gökcisminin şekli
ovalleşir. Örneğin Dünya’nın
kutuplarda basık, ekvatorda
şişkin olmasının nedeni -daha
çok Güneş’in sebep olduğugelgitlerdir.
Benzer biçimde
Ay’ın şekli de Dünya’nın sebep
olduğu gelgitlerin izlerini taşır.
Bilim ve Teknik Ekim 2014
merak.ettikleriniz@tubitak.gov.tr
Böylece bitki dokularına
daha kolay geçerler.
Ağır metaller hava, besinler
ve içme suları vasıtasıyla
insan vücuduna girebilir.
Ancak insan vücudunda eser
miktarda yani çok az oranda
bulunurlar. Bu maddelerden
bazıları insan vücudundaki
bazı biyokimyasal süreçlerin
devam etmesi için gereklidir.
Örneğin demir vücutta
oksijenin taşınmasında
kullanılır. Ancak ağır
metallerin vücutta yüksek
oranda bulunması canlılarda
hasara neden olarak ciddi
sağlık problemlerine
de yol açabilir.
Ağır metaller vücutta
birikebilme özelliğine sahip
oldukları için tehlikelidir.
Çünkü ağır metaller kararlı
maddelerdir yani kimyasal
olarak parçalanmaları çok
zordur. Aynı zamanda
vücutta gerçekleşen
biyokimyasal süreçlerde
çoğunlukla kullanılmazlar.
Eğer bu maddelerin
vücuda alınan miktarları
metabolizma etkinlikleri
sonucu harcanan miktardan
fazla olursa, ağır metaller
vücuttaki çeşitli dokularda
örneğin karaciğerde,
böbreklerde, beyinde ve
sinir sisteminde birikebilir.
Örneğin beyindeki demir
seviyesindeki artış, hücrelere
doğrudan hasar verdiği
gibi hücrelerin yangıya ve
apoptoza (yani programlı
hücre ölümlerine) karşı
savunmasız hale gelmesine
de yol açar. Böylece
Parkinson, Alzheimer ve
Huntington hastalıkları gibi
sinir sistemi hastalıklarına
neden olabilir.
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder