Sıcak Cisimler Neden Kırmızıdır?

Antibiyotik Direnciyle Nasıl Baş Edeceğiz?

Birleşmiş Milletler geçtiğimiz ay antobiyotik direncini "en büyük ve en acil ele alınması gereken küresel tehlike" olarak tanımladı. Peki bu sorunla nasıl mücadele edilecek? 

Geçtiğimiz ay Birleşmiş Milletler'in ev sahipliği yaptığı olağanüstü bir toplantı, dünyanın, yılda 700 bin kişinin ölümüne neden olduğu düşünülen antibiyotik direncine bakışını değiştirebilir. 

BM toplantısına katılanların tümü, antibiyotik direncini "en büyük ve en acil ele alınması gereken küresel tehlike" olarak tanımlayan bir siyasi deklarasyonu imzaladı. Ancak tehlikenin kontrol altına alınıp alınamayacağını tarafların bundan sonraki hamleleri belirleyecek. 

Toplantıyla eşzamanlı olarak gündeme gelen endişe verici haberler de antibiyotik direncinin ne kadar ciddi ve acil bir sorun olduğunu ortaya koydu. BM'dekiyle aynı zamanda ABD'nin Atlanta kentinde toplanan ABD Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezleri, cinsel yolla bulaşan –ve geçtiğimiz yıllar içinde ilaçlara kademeli olarak direnç geliştiren– gonorenin, yani belsoğukluğunun tekrar tedavisi olmayan bir hastalık haline geldiğini açıkladı. 

Bu sırada çok uluslu bir araştırma ekibi de, tavuk etinden bulaştığı düşünülen yeni bir metisilin dirençli Staphylococcus aureus türü keşfetti. 

Karanlık Taraf 

Resmi olarak Antimikrobiyal Direnç Yüksek Seviye Toplantısı olarak adlandırılan oturumla BM, dünya sağlığı konusunda tarihinde dördüncü kez harekete geçmiş oldu (en son 2014'te Ebola için adım atılmıştı). Liderler toplantının başından itibaren günün önemine dikkat çekti. 

BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, oturumun açılış konuşmasında "Antimikrobiyal direnç insan sağlığına, sürdürülebilir gıda üretimine ve kalkınmaya yönelik uzun vadeli ciddi bir tehlike oluşturuyor," şeklinde konuştu. "Dünyanın her bölgesinde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, kentlerde ve kırsal kesimlerde, hastanelerde, çiftliklerde ve topluluklarda, hayvanları ve insanları, hayatlarını tehdit eden enfeksiyonlardan koruma becerimizi yitiriyoruz." 

Dünya Sağlık Örgütü'nün yönetici müdürü Margaret Chan da Ban Ki-moon'un bu küresel tehdide yönelik sözlerini destekledi. "Antimikrobiyal direnç insan sağlığına, kalkınmaya ve güvenliğe yönelik temel bir sorun olşuturuyor," dedi Chan oturum açılırken. "Bugün yapılan çalışmalar hızlı, etkili ve hayat kurtarıcı hamleler halinde insanlara, hayvanlara ve çevre sağlığı sektörlerine yayılmalı. Zaman daralıyor." 

Dünya ülkeleri tarafından oylanan anlaşmayla hükümetler, tıpta, tarımda ve çevresel sorunlarda antibiyotik direnciyle mücadele edecek planlar yapma ve geldikleri noktayı 2018'deki Genel Kurul'da duyurma sözü veriyor. 

Aynı zamanda BM'yi ve işbirliği içinde olduğu örgütleri –Dünya Sağlık Örgütü, Gıda ve Tarım Örgütü, Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü– bir araya getirecek "örgütler arası kriz koordinasyon grubu" kurmasını öngörüyor. Söz konusu gruba, BM Genel Sekreterliği'nde çalışan ve Ebola'yla, grip salgınıyla ve Haiti'deki kolera salgınıyla mücadele çabalarının başında olan David Nabarro önderlik edecek. 

Gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarını da göz önünde bulunduran deklarasyon, uluslararası antibiyotik kullanımını azaltmak için çok zor hedefler koymadı. 

"Beklediğimden daha fazla, ancak umduğumdan daha az yol kat ettik," diyor kâr amacı gütmeyen Hastalık Dinamikileri, Ekonomisi ve Politikaları Merkezi'nin (CDDEP) direktörü Ramanan Laxminarayan. Laxminarayan, geçtiğimiz yaz boyunca BM'nin bu toplantıda göz önünde bulundurması için birçok tıp dergisinde olası konuları sıralamıştı. 



"Şu an yolun en başındayız, yani bundan sonra ne yapacağımıza karar vermemiz gerekiyor: Bu koordinasyon mekanizması ne yapacak ve ülkelerden ne bekleyecek? İlerlemeler nasıl ölçülecek?" diyor Laxminarayan. 

"Bu birçok sektörün ortak sorunu. Yani BM'nin hükümetler dışında da hızlıca dostlar edinmesi gerekiyor. Doktorları, tüm tıbbi pratik toplumunu, eczacıları, üreticileri ve tüm tarım sektörünü bir araya getirmeliyiz. Kontrolden ibaret bir regülasyonla işin içinden çıkamayız." 

Oturum açılınca CDDEP ve ABD ile AB'den sekiz farklı örgüt, Antimikrobiyal Direnç Sorumluluk Bilinci (CARA) adı verilen bir ittifak oluşturdu. Bu grup, hükümetlere, gıda üreticilerine ve sağlık örgütlerine, BM'ye verdikleri taahhütleri yerine getirilmeleri için yardım etmeyi planlıyor. 

Görev duyurusunda düşük gelirli birçok toplumun gerekli antibiyotiklere düzenli ulaşamadığını hatırlatan grup, antibiyotik direnciyle mücadelenin, insanların hastalıklarının tedavisi için ihtiyaç duydukları ilaçlardan yoksun kalması anlamına gelmemesi gerektiğini savunuyor. 

Yorumlar