- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
ALS Hastalığı Nedir?
ALS ve MNH genellikle aynı anlamda kullanılır.
Bu yazıda hastalıktan ALS olarak söz edeceğim.
ALS, ilk olarak Fransız nörolog Jean Martin Charcot
tarafından 1869 yılında tanımlandı. Hareket edemeyen,
yutma güçlüğü ve solunum güçlüğü nedeniyle
ölen bir grup hastaya otopsi yapan Dr. Charcot,
otopsilerde karşılaştığı omurilik görünümüne
bakarak Amiyotrofik (kas erimesi) Lateral (omurili-
ğin yan kısımları) Skleroz (sertleşme) tanımını yapmıştır.
ALS hastalığını kısaca vücudumuzda istemli hareketleri
yöneten sistemin, henüz nedeni bilinmeyen
ve sürekli bir şekilde bozulması sonucunda kasların
çalışmaması, hareket, yutma, konuşma, solunum gibi
işlevlerin yapılamaması durumu olarak tanımlayabiliriz.
Gerekli tıbbi yardımı alamayan hastalar genellikle
3-5 yıl içinde kaybedilir. Hastalığın ileri döneminde
hastalar tamamen hareketsiz kalır ve başkalarının
bakımına gereksinim duyarlar. Hastaların otonom
sinir sistemi (bağırsak, idrar kontrolü) ve biliş-
sel yetenekleri genellikle sağlam kalır.
ALS hastalığı toplumda 2-6/100.000 oranında gö-
rülüyor. Türkiye’de yaklaşık 6000-8000 ALS hastası
olduğu tahmin ediliyor.
Hastalığın nedeni henüz bilinmiyor, bilinen bir tedavisi
de yok.
Risk Faktörleri Neler?
Risk faktörleri, bir insanın bir hastalığa yakalanma
olasılığını artıran etkenlerdir. Örneğin sigara iç-
mek bazı kanser türlerine yakalanma olasılığını artı-
rır; bu yüzden, sigara içmek kanser için bir risk faktörüdür.
ALS içinse risk faktörleri şunlar:
Kalıtım: ABD’de ALS’li her 10 kişiden birinin hastalığı
ebeveynlerinden aldığı biliniyor. Ebeveynlerinden
biri ALS hastası olan bir çocukta hastalığın geliş-
tirme şansı %50’dir.
Yaş: 40 yaşından sonra ALS gelişme riski önemli
ölçüde artar.
Cinsiyet: Erkeklerde hastalığın 65 yaşından önce
gelişme riski kadınlarda olduğundan çok daha yüksek.
70 yaşından sonra her iki cins için de risk aynı.
Yaşanılan yer, çevresel faktörler: ALS görülme sıklığı
Japonya’da, Batı Yeni Gine’de ve Guam’da dünyanın
diğer bölgelerine göre önemli ölçüde yüksek. Buna
rağmen risk bu bölgelerde yine de düşük.
Askeri deneyim: Bazı çalışmalara göre uzun süre
orduda hizmet yapmış kişilerde, hastalığın gelişme
olasılığı daha yüksek.
ALS Kalıtsal Bir Hastalık mı?
Hastaların %90 kadarında hastalığın kalıtıma
bağlı olmadığı düşünülüyor (sporadik ALS). Ancak
son zamanlarda yapılan genetik araştırmalarda sporadik
ALS hastalarında da bazı ortak mutasyonlar olduğu
anlaşıldı.
Hastaların %10 kadarının ebeveynlerinden mutasyonlu
bir gen aldığını, taşıyıcıların %50’sindeyse
hastalık geliştiğini biliyoruz (ailesel ALS).
ALS’de Vücutta Neler Olur?
Hangi Belirtiler Görülür?
Hastanın eliyle cisimleri kavrama gücü azalır. Bazen
cisimleri tutmak ya da kaldırmak zorlaşır. Anla-
şılmaz ve bozuk konuşma, kol ve bacaklarda zayıflık,
artan sakarlık görülür. Kol ve bacaklarda hareket
gitgide zorlaşır. Yeme ve içmeyi zorlaştıran, zamanla
kötüleşen yutma güçlüğü başlar. Hasta, kontrol edilemeyen
ağlama ve gülme nöbetleri şeklinde görülebilen
duygusal istikrarsızlıklar yaşamaya başlayabilir.
Uykusuzluk, endişe ve depresyon görülebilir. Hafıza
ve bazı bilişsel değişiklikler olabilir. Bazı hastalar hatırlama
ve yeni şeyler öğrenme yeteneklerinde deği-
şiklik hisseder. Dil yeteneği ve odaklanma süresi de
etkilenebilir. ALS hastalarının az bir kısmında bunama
görülür.
Akciğerleri kontrol eden kasların artarak zarar
görmesi de nefes alma zorluğuna yol açar. Hasta,
şimdiye kadar normal bir işlev olarak gördüğü nefes
almanın zorlaştığını hissedebilir. Bazı hastalar yatarken
bile nefes alma güçlüğü çekebilir, bu durum uykuyu
etkiler. Sonunda hastalar nefes almak için makine
yardımına ihtiyaç duyar.
ALS’de Neden
Kaslarda Güç Kaybı Olur?
Kasların çalışması için bir elektriksel uyarıya ihtiyaç
vardır. Bildiğimiz kadarıyla ALS hastalığında
beynimizde elektriksel uyarının üretilmesinde sorun
yok. Ancak üretilen elektriksel uyarı kaslara kadar
iletilemiyor. ALS hastalığında, motor nöron denilen
hücrelerin bir şekilde görevini yapamadığı tahmin
ediliyor. Son zamanlarda geliştirilen yöntemlerle,
motor nöronların canlılıklarını yitirdiği laboratuvar
ortamında gözlenebildi. Northwestern Üniversitesi
Les Turner ALS Laboratuvarı direktörü Dr. Hande
Özdinler, flüoresan tekniği ile beyinde ve omurilikte
programlanmış hücre ölümü (apoptosis) ger-
çekleştiğini görüntülemeyi başardı.
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder